Kayıtlar

Son Eklenenler

TALAT PAŞA’YI MI KONUŞALIM KOMŞUSUNU SIRTINDAN VURANLARI MI?

Resim
Tarihsel tartışmalar; entelektüel ya da akademik boyutu aşıp güncel siyaset konusu olduğunda şayet gündemle kurulabilecek somut bir bağ varsa, gevezeliğin ötesinde bir parça anlam kazanıyor. Bu pencereden bakıldığında, lafı hiç de eğip bükmeden soralım: Bugünün gerçekliğinde tartışılması gereken Talat Paşa mıdır yoksa emperyalizme sırtını dayayıp, en güçsüz anında bir halkı sırtından bıçaklamaya yeltenmiş olanlar mı? Peki bunu tartıştırırlar mı? Açalım: Bugün, tehdit kendilerine dönmeye başlayınca en büyük AKP karşıtı kesilen nice liberal, liberal solcu ve hatta dinci 2000’lerin başında AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte sırtlarını sağlam duvara dayayıp, ülkenin temel yapısına, tarihine, devrimine karşı fütursuz bir saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırının kendi çıkarlarına kayıtsız-şartsız hizmet ettiğini gören kapitalist emperyalizmin de sırtlarını sıvazlamasıyla bu güruh bir baskı unsuruna dönüştürdüğü yalan ve çarpıtmalarıyla tarihimizi eğip bükmeye, yeniden ve kendince yazm...

İÇ CEPHENİN SAVUNMA DUVARI

Resim
  “ Dünyanın bugünkü kepaze hâline insan bozuluyor ” diye yazmıştı İlhan Selçuk. Coğrafyamızın ve ülkemizin bugününe ve olası yakın tarihine baktıkça insan daha da bozuluyor. İki günlük hikâye değil çünkü olan biten. Biz buralara Huntington’lardan, Fukuyama’lardan, Graham Fuller’lerden, Henri Barkey’lerden geldik. Sovyetler Birliği’nin yıkılışının ardından, gözümüzün içine baka baka ulus devletlerin dinci rejimlerle zayıflatılacağını ve ardından türlü bahaneyle parçalanarak zararsız ve sömürüye açık kütlelere dönüştürüleceğini yazıp çizmediler mi? Bize bunları, hem de hedef ülkelerden birinin yurttaşıyken, üniversitelerin ilgili bölümlerinde ders kitabı, yardımcı kitap diye okutmadılar mı? Otuz yıldır bu ülkede olan biten her şeyin aslında neye hizmet ettiğini bilip de anlatamamanın derdi değil midir sırtımıza vurulan? Nedir Büyük Ortadoğu Projesi ? İçeride ve dışarıda, kimdir bu projenin taşeronları? Gelmekte olanı görenler, İsrail’in İran saldırısını gözlemlerken Mustafa Ke...

NUSRET MAYIN GEMİSİ BURADA

Resim
  98 yılı olabilir mi acaba? Hafta içi yetmezmiş gibi, hafta sonu da bu kez dershanenin yolunu tutuyoruz. Binanın girişindeki gazete bayisinden cumartesi günleri yeni sayısı çıkan Leman dergisini alıyoruz ki, birazdan ders kitabının altına saklayalım, öğretmen görmeden tek göz de olsa hızlı hızlı okuyabilelim. Karikatürlerin dışında gözümüz elbette önce Can Yücel ’in o haftaki şiirini arıyor. Sonra yazılar: Vedat Özdemiroğlu , Lütfü Oflaz , Cezmi Ersöz , Nihat Genç … En çok Nihat Genç ! Yine uzun yazıyor; yine konudan konuya süzülürken okuru da peşine takıyor; bazen bir öykü, çokça memleketin hâline sitem. Saralım ileri… 2018 yılı, Ankara Kitap Fuarı. Yirmi yıl sonra ilk kez tanıştırılıyoruz, ilk gençliğimin sevgili yazarıyla. O günlerde yazdığı internet sitesinde benim de yazılarım yayınlanmakta, selam sabahın ardı, “ Seni tanıyorum ” diyor, “ seni bizim siteden tanıyorum, Telgrafhane’yi ayrıca biliyorum. Nasıl, döndürebiliyor musunuz, sıkıntınız var mı? ” Standın...

YAZAR TAYLAN ÖZBAY İLE “EDEBİYATIMIZIN USTALARININ GÖZÜNDEN ATATÜRK VE DEVRİMİN YÖNÜ” ADLI YAPITINI KONUŞTUK

Resim
  Çağdaş Türk Dili-   Atatürk devrimlerine sanatçıların sanatın, özellikle de yazarların gözünden bakmayı ne zaman düşündünüz,   kitabınızın oluşumundaki itici güç neydi? Taylan Özbay- Cumhuriyet Devrimi üzerine, özüne bakıldığında tarihi olmaktan çok düşünsel kitaplar yazmaya çalışıyorum. Bundaki itici gücü ise özellikle 12 Eylül sonrası toplumun düşün dünyasını baskılayan, sağcılaştıran sermayeci gerici karanlık ile semirme döneminde ona payandalık eden, her fırsatta da bunu sürdüren liberal sağ ve solun bir elden kurguladıkları yeni tarih anlayışına teslim olmamak gerektiği inancım ve bu amaçla toprağımızın en güzel en onurlu tarihsel sürecinin çarpıtılmamasına dair kendi küçük çabamdan alıyorum. “ Edebiyatımızın Ustalarının Gözünden Atatürk ve Devrimin Yönü ” aslında aynı doğrultudaki bir dizi kitabın sonuncusu. İlk kez, “Atatürkçülüğün Kurtuluş Savaşı” ile Kemalizmin asıl düşünsel temeli ve yönü üzerine birlikte düşünelim istemiştim. Bunu, “Uğur Mumcu Kemalizm ve S...

Bir Düş Görmüş Gibi / Esme Aras

Resim
Yazar Taylan Özbay’ın “Edebiyatımızın Ustalarının Gözünden Atatürk ve Devrimin Yönü” adlı kitabı (2020), Genel Yayın Yönetmeni olduğu Telgrafhane Yayınları tarafından yayımlandı. Kitabında Atatürk devrimlerini inceleyen Özbay, Cumhuriyet’in kazanımlarını edebiyatçıların gözünden aktarmayı amaçlamış. Onların düşüncelerine, ideallerine kulak verip düşledikleri geleceği yansıtmış. Öner Yağcı’nın önsözü ile açılan bu çalışmanın odağında Atatürk’ü görmüş, o günleri yaşamış, onun yolunu özümsemiş yazarlar var. Özbay’a göre edebiyatçılar, Kurtuluş Savaşı’nın ve devrimlerin önemini kavramış birer kanaat önderi, halk neferi olarak görev yapmıştır. Cumhuriyet devrimleri bir aydınlanma çağıdır ve Mustafa Kemal de bu doğrultudaki yol açıcı önderdir. Yürünecek yol da toplumcu bir yol olmalıdır. İşte Özbay buradan hareketle kitabında, severek okuduğu şu isimlere odaklanır. ∗ ∗∗ Osmanlı’nın dağılma sürecinde savaşlar sürerken, başta İstanbul olmak üzere işgal günlerine tanıklık eden bir kuşaktan gele...

UĞUR MUMCU NEYİ TEMSİL EDİYOR?

Resim
Büyük ölüleri anmanın sabit bir yolu, yöntemi yok elbette. Ancak bir öz var ki, yitirildiğinde ölümlerin bize yüklediği sorumluluğa da hıyanet etmiş oluyoruz. Her 24 Ocak’ta olduğu gibi bu yıl da Uğur Mumcu’yu beylik cümlelerle ananlar çok olacak; “ bayrağı bizde ”ciler, “ emanetine sahip çıkanlar ”, “ bıraktığı yerden mücadeleye devam edenler ”… Gelin biz, “ Aslolan fikirdir ” deyip, bildiğimiz özden şaşmadan Mumcu üzerine düşünelim. İlk sorumuz, “ Eksilen neydi? ” olsun. Uğur Mumcu’nun alçakça katledilmesiyle neyi yitirdik? Yetkin bir araştırmacı gazeteciyi mi? Bugün Mumcu gibi, yolsuzluğun, hırsızlığın, kaçakçılığın, hayali ihracatın, rüşvetin üzerine giden yetkin araştırmacı gazetecilerimiz yok mu sahiden? Yeri dolmaz bir Atatürkçüyü mü? Atatürk üzerine, Atatürkçülük üzerine emek harcamış, fikirler ve çözümlemeler ortaya dökmüş nice yazarımız, düşünürümüz yok mu bizim? Toplumculuğu, solculuğu, sosyalistliği; hukukun üstünlüğüne, demokrasiye inancı mı? Ülkemizde bu değ...

DAVER DARENDE’NİN ARDINDAN

Resim
  Bir gün… Yayınevinde karşılıklı oturmuşuz. Onun getirdiği Tellibağ şarabımızdan birkaç yudum almışız ki, ben artık dayanamayıp soruyorum: “Daver Bey, siz niye iki saat takıyorsunuz?” Daver Bey’in iki kolunda iki kol saati var, her gelişinde gözümüz hep o saatlerde. Önce iki bileğine bakıyor, gülümsüyor, sırayla kollarındaki saatleri göstererek: “Bunu,” diyor; “eşim evlendiğimizde hediye etmişti. Yıllar içinde bozuldu, tamiri de yokmuş. Ama takıyorum. E diğerinden de saate bakıyorum.” Sanırım on yıl içinde biriktirdiğimiz anılardan, Daver Darende’yi en iyi anlatabilecek olanı bu. Sonra? Yayınevinin çalan kapısını açtığımızda, önü hep ilikli ceketi ve elinden eksik olmayan evrak çantasıyla, ta yürekten gelen bir merhaba: “Ah canım, ah, ah, sizleri ne çok özledim!” Ne çok özleyeceğiz Daver Bey’i…   Peki şimdi ne demeli? Nerede karışıklık, iç savaş, kaos varsa oraya gönderilmekle geçen diplomatlığını mı anlatmalı; özellikle dış politika konusunda kale...

BİR SABAH…

Resim
  Uyku tutmadı. Sabaha karşı. Araladım perdeyi, sokağa göz atacak oldum. Evimin penceresinden görünen tek devlet kurumu var: TÜİK! Birazdan mesaiye başlayacak personelini düşünsem. Hummalı bir koşturmaca. Topla, çıkar, çarp, böl. Bir tek kişinin istediği rakamlar çıkana dek… Olmadı baştan! Gerçi nicedir böyle memleket. Her şey, bütün çaba, güç kimdeyse onu memnun etmek için, onun dedikleri olsun diye. Topla, çıkar, çarp, böl. Memuru, bürokratı, gazetecisi, televizyoncusu, akademisyeni, politikacısı… Ne zaman bu hâle geldik biz? … Gün ağarıyor. TÜİK tabelasının ışığı söndü sönecek, sonra insanlar sokaklara dolacak. Yarın Uğur Mumcu’yu öldürdükleri günün otuz yıl sonrası. Kim Uğur Mumcu? Biri diyecek ki Atatürkçüdür, biri diyecek ki tarihimizin en yetkin gazetecisidir, öbürü diyecek ki solcudur, aydındır… Hepsi doğru, tamamı eksik. Mumcu, Kemalist: Ama Kemalizmi bir ideoloji olarak donduranlardan, orada kalanlardan değil; tam bağımsızlıkçı ve laik ...