TALAT PAŞA’YI MI KONUŞALIM KOMŞUSUNU SIRTINDAN VURANLARI MI?

Tarihsel tartışmalar; entelektüel ya da akademik boyutu aşıp güncel siyaset konusu olduğunda şayet gündemle kurulabilecek somut bir bağ varsa, gevezeliğin ötesinde bir parça anlam kazanıyor.

Bu pencereden bakıldığında, lafı hiç de eğip bükmeden soralım:

Bugünün gerçekliğinde tartışılması gereken Talat Paşa mıdır yoksa emperyalizme sırtını dayayıp, en güçsüz anında bir halkı sırtından bıçaklamaya yeltenmiş olanlar mı?

Peki bunu tartıştırırlar mı?

Açalım:

Bugün, tehdit kendilerine dönmeye başlayınca en büyük AKP karşıtı kesilen nice liberal, liberal solcu ve hatta dinci 2000’lerin başında AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte sırtlarını sağlam duvara dayayıp, ülkenin temel yapısına, tarihine, devrimine karşı fütursuz bir saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırının kendi çıkarlarına kayıtsız-şartsız hizmet ettiğini gören kapitalist emperyalizmin de sırtlarını sıvazlamasıyla bu güruh bir baskı unsuruna dönüştürdüğü yalan ve çarpıtmalarıyla tarihimizi eğip bükmeye, yeniden ve kendince yazmaya bugün de devam ediyor.

Bu güruhun dilinden, kaleminden Talat Paşa’yı duyar-okursunuz; ama dağılmak üzere olan bir imparatorlukta, kendi salt milliyetçi idealleri uğruna emperyalizmin emir ve komutasına girenleri duyamaz-okuyamazsınız.

Bu güruhun dilinden, kaleminden tehciri ve sonuçlarını duyar-okursunuz; ama yurdunu savunan, zaten yenilmiş ve dağılmış bir orduyu, Rus’un-Fransız’ın donattığı on binlerce kişiden oluşan çetelerle arkadan çevirip, haince vuranları duyamaz-okuyamazsınız.

Bu güruhun dilinden-kaleminden tehcir sırasında çok acı şekilde yaşamını yitirmiş Ermenileri duyar-okursunuz; ama her şeyden habersizken köyleri basılıp karınları deşilmiş, tecavüze uğramış, katledilmiş, yakılmış Türkleri duyamaz-okuyamazsınız.

Bu güruhun dilinde-kaleminde Ermeni tehciri, kolayca Ermeni soykırımı olur; ama Ermeni tehcirini dayatan tarihsel şartlar özenle karartılmıştır, sözü dahi edilmez. Birlikte yaşadığı insanlara ihanet etmişlerin duyması gereken utanç, kurgulanmış bir tarihten beslenen bir kine bırakmıştır yerini çoktan.

Kurtuluş Savaşı ile bu topraktan kovulan emperyalizmin oynadığı -artık kabak tadı vermiş- çirkin oyunun ikinci perdesindeki figüranlardır bunlar.

Biliyoruz, tanıyoruz onları artık…

O yüzden de tarihimizi tartışacaksak, kullanışlı aparatların çizdiği sınırda değil, güncelle bağ kurarak, bu kez biz açalım o tartışmayı. Ve Anadolu halkının Birinci Dünya Savaşı’nda uğradığı büyük ihaneti ve Türk’üyle Ermeni’siyle yaşamak zorunda kaldığı büyük vahşeti konuşalım. Tarihi, politik ideallerimize maşa etmeden, olanı olduğu gibi anlatarak ama.

İnsanız çünkü biz; aklı, fikri, vicdanı olan insanlarız; ne içindeki nefrete teslim olmuş ırkçılarız ne de emperyalizmin sadık uşakları. Onları çok dinledik, yeter…

Çünkü ancak o zaman yüzyıllardır bir arada yaşamış bir halkın, emperyalizmin vaatleriyle başı dönmüş bir milliyetçiliğin gölgesinde vahşete ve zulme batışını doğru okuyabiliriz.

Arkadan vuranı görürsek, yurdundan süreni de tartışırız.

Böylece başta söylediğimize dönelim:

Tarihsel tartışmalar, güncelle bağ kurulduğunda daha bir anlam kazanıyor.

Dört yanımız savaşla çevrilmişken ve nihai hedefin yurdumuz olduğu dillendirilmeye başlanırken, Talat Paşa’yı tartışmak herhâlde bize bir şey kazandırmaz. Ama örneğin Taşnakçıları, Ermeni çetelerinin Anadolu’daki katliamlarını ve bunun tarihsel ve politik sonuçlarını tartışmak; kaderini emperyalizmle birleştirip, birlikte yaşadığı halka ihanet etme niyetinde olanlara karşı hiç değilse bu kez hazırlıklı olmamıza yardımcı olabilir.

İsterler mi bunu?

Elbette istemezler.

Öyleyse sesimizi daha gür çıkaralım…

Çok Okunanlar

NUSRET MAYIN GEMİSİ BURADA

İÇ CEPHENİN SAVUNMA DUVARI

YAZAR TAYLAN ÖZBAY İLE “EDEBİYATIMIZIN USTALARININ GÖZÜNDEN ATATÜRK VE DEVRİMİN YÖNÜ” ADLI YAPITINI KONUŞTUK

UĞUR MUMCU NEYİ TEMSİL EDİYOR?

BİR SABAH…

DAVER DARENDE’NİN ARDINDAN

Bir Düş Görmüş Gibi / Esme Aras

HAFTANIN KİTABI: "UĞUR MUMCU KEMALİZM VE SOSYALİZM"

Edebiyatçılar ve Atatürk... / Erendiz Atasü